Turgutlu’yu çevreleyen bölgede birçok yabancı
arkeolog, bilim adamı araştırmalar yapmışlardır. Bunlardan birisi Christopher
H. Roossevelt’tir. Arkeolog, Turgutlu ve Turgutlu’nun birer köyleri olan
Temrek, Musacalı gibi yerleşim alanlarının tarihsel geçmişini
araştırmış bölgeden elde ettiği bilgileri The Archaeology of Lydia isimli eserinde
toplamıştır.
Turgutlu sınırları içinden alınıp
götürülmüş birçok eser bugün Manisa Müzesi envanterinde yer almaktadır. Vahit Armağan’ın
hazırladığı “Manisa Arkeoloji Müzesi Kılavuzu’nda Turgutlu’dan müzeye getirilen
önemli üç eser hakkında şu bilgiler bulunmaktadır:
1- Aslan Heykelciği:
1938’de Turgutlu’nun Temrek
Köyü’nden götürülmüştür. Kaba ve esmer mermerden yapılmıştır. Kaba taş üstüne
yekpare blok, arka ayakları üstünde, kuyruğu karnına gelecek surette, ön
ayakları üstüne doğrularak yatmış durumda bulunan bir aslan heykelciğidir. (Roma işi.
M.S. II. veya III. Asır)
2-Stel
1937’de Turgutlu’dan götürülmüştür. Damarlı ve kaba mermerden yapılmıştır.
Şimdi hafif ehrami kalan blok, iki şahsı içine almaktadır. Kadının uzun gömleğini
(chifon)la örtmekte erkeğinse; mantosu bütün vücudunu kaplamaktadır. Bastıkları
yer, kaide işini görmektedir. Ayaklarında
sandal olup, sol ayakları öne doğru uzanmıştır (Klasik çağı yaşatıyor)
3- Stel;
Kabartmalı ve kitabelidir. 1935’de Turgutlu’dan getirilmiştir.
Dikdörtgen şeklinde bir bloktur. İçi oyularak dört insan işlenmiş, bunların
arkada bulunan üç tanesi dört köşe, öndeki dairevi şeklindedir. İnsanlar
giyimlidir. Blok’un üstü, altı silme saçak olacak biçimdedir. Altta ise tek satırlı
Yunanca kitabe vardır. (Roma işi. M.S. IV. Veya V. Asır)
4- Bunların yanında; Dalbahçe Köyü’nde, Gökali Mescidi podyumunda
kullanıldığı görünen iki tarafı (Eski Yunanca olduğu
sanılan) yazılı taş, yine Dalbahçe Köyü eteklerinde bulunan su kemerleri, köy
yolunun sağında – solunda yer alan iskân izleri. Ayrıca Dereköy’ün doğu yönünde
varlığı bilinen bazı temeller ve hamam yıkıntıları, Gökkaya Beldesi ile
Alahıdır Köyü arasında, Kral Yolu’nun güneyinde köylülerin “Kapı Kaya” ismiyle
adlandırdıkları mezar kalıntıları, Kara Köy’de, köy çeşmesini süsleyen Romalılara ait olduğu söylenen
bir kitabe.
Bu veriler ışığında Turgutlu ve çevresinin
milattan önceye kadar uzanan bir yerleşim tarihinin var olduğunu söylemek
mümkündür. Yörenin eskiçağ tarihi hakkında birkaç araştırma yapılmış olmasına
karşın, ne yazık ki günümüzde Turgutlu’nun merkezi hakkında aydınlatıcı bir
bilimsel çalışma bulunmamaktadır.
Kaynakça:
- V. Armağan Manisa Arkeoloji
Müzesi kılavuzu. İstanbul: Marifet Basımevi. 1946.
Alahıdır Köyü hudutları içinde bulunan üç
tümülüste; kaçakçılar ile ilgili bir tutanakta bir bronz karyola, gümüş ve
bronzdan vazo, tabakalar ile bir takım süs eşyaları bulunduğu belirtilmiştir. Ancak
bunların akıbeti hakkında bilgi yoktur. Daha sonra yapılan araştırmalarda bu Tümülüslerde
bir takım buluntulara rastlanmıştır. Bu buluntulardan dikkati çekeni mezarın
dışında bulunan toprak rengi hamurdan çarkta yapılmış bir skyphos’dur. Diğerleri
ise bir lekythos ve bir vazodur. Kaynakça; Kubilay
Nayır.
Heykelin kaidesinde yer alan Gerekçe yazıttan bir bölüm şöyledir:
“Sizler!
Bu beladan kurtulmak üzere tanrısal yasalara uygun bir yol bulmak için
telaşlanan ve gerçekten yardım dilemek için bana gelen sizler! Yedi ayrı
pınardan saf su temin edin. Ve sonra bu suyu (kükürtle ?) arıtın ve sonra bunu
hemen, bundan hoşnut olan Nymphalarla (sudaki periler) birlikte evlere serpin.”
Kaynakça Prof. Dr. Hasan Malay.
Ünlü Arkeolog Ch. H. Roosevelt’in belirttiğine göre 1938
yılında Turgutlu’nun Temrek Köyü’nde mermerden küçük bir aslan heykeli bulunmuş
bu heykelcik Manisa Arkeoloji Müzesi’ne getirilmiştir. Bu heykel M. Ö. 5 - 4.
yüzyıllara tarihlenmektedir. Yine Roosevelt’e göre Temrek’in güneyinde ve
batısında sekiz Tümülüs vardır ve köyün hemen üzerinde bir kale yer almaktadır.