İlkçağ’da Tmolos ismi ile anılan bu
sıradağların İzmir sınırları içinde kalan ve yayladaki Bozdağ Kasabası’nın hemen sırtında yükselen en yüksek zirvesi 2159 metre
yüksekliğindedir. Bu zirve, İzmir’in en yüksek; Ege Bölgesi’nin ise Honaz’dan sonra ikinci yüksek tepesini oluşturur. Bugün Bozdağ ve çevresindeki yüksek yaylalar, Akdeniz ikliminin
etkisindeki kavurucu yaz aylarında; özellikle Ödemiş, Turgutlu ve Salihli civarında
yaşayanların serinlemek için hayati öneme sahip konfor alanlarıdır. Tarih
boyunca adından söz edilen su kaynakları ve oksijen yönünden zengin ve tertemiz havası ile Bozdağlar, bölgenin bir
anlamda nefes alıp verdiği alanlardır.
Çaypınar Köyü orman yolundan Ahmetli Kasabası'nın görünümü. (Kaynakça Dağa Kaçtım)
Ahmetli Çayı (Kaynakça Dağa Kaçtım)
Dereköy’ün son
evlerinden sonra yaklaşık bir kilometre kadar tırmandıktan sonra yol ikiye
ayrıldı. Vadiye doğru güney yönünde ilerleyen yolun nereye gittiğini merak
ettik. Arabadan inip kısa bir keşif yürüyüşü yapmaya karar verdik. Biraz
ilerleyince; giderek yükselen vadinin dibinden yüksek perdeden su sesi gelmeye
başladı. Biraz sonra ise, kızılçamların arasından Ahmetli Çayı’nın
yükseklerden dökülen sularının köpürttüğü büvetlerinden birini gördük. Bu kadar
yaklaştığımız bu küçük şelaleleri görmesek olmazdı; kızılçamlar ve zakkumlar
arasından bulabildiğimiz dik bir patikadan vadinin dibine doğru inmeye
başladık.
Ahmetli Çayı'nın büvetlerinden biri daha (Kaynakça Dağa Kaçtım)
Ahmetli Çayı'nın bulunduğu vadideki
Cumhuriyet dönemi suyolu (Kaynakça Dağa Kaçtım)
Çaypınar Köyü'nün çeşmesi (Kaynakça Dağa Kaçtım)
Keldağ yolunda eski mezarlar (Kaynakça Dağa Kaçtım)
Keldağ zirvesindeki yangın gözetleme kulesi (Kaynakça Dağa Kaçtım)