15 Mayıs 2015 Cuma

KASABA’DA ESKİ MİLLETVEKİLİ SEÇİMLERİ…


     7 Haziran seçimleri yaklaşırken bu yazıda Kasaba’nın eski seçim çalışmalarıyla ilgili olsun dedik. Kasabanın geçmişe uzanan yıllarında birçok lider, milletvekili Turgutlu’nun yollarına, meydanlarına hep şenlendirmişlerdir. Kasaba’da ilk şenlik ya da seçim rauntları 1946 yılında görülür.
     Halk Partisi’nden istifa eden Celal Bayar, Adnan Menderes, Refik Koraltan ve Fuat Köprülü aralarında anlaşarak 7 Ocak 1946'da Demokrat Parti adıyla yeni bir parti kurarlar. Demokrat Parti, az zamanda faaliyet alanını genişleterek, kuvvetli bir muhalefet partisi haline gelir. İl ve ilçelerde hızla örgütlenme girişimleri başlar. 8 Nisan 1946 tarihinde de Turgutlu Demokrat Parti Teşebbüs Heyeti oluşturulur. Kurulan Demokrat Parti’nin Turgutlu'daki teşkilatlanmasında Mustafa Moralı aktif rol alır. Turgutlu İlçe Başkanlığı’nın açılışı ise Milletvekili Hüsnü Yaman’ın katılımıyla 10 Mayıs 1946 tarihinde gerçekleştirilir. İlçe başkanlığına Mustafa Moralı tayin edilir. Heyecan doruktadır. Tek Parti dönemi bitmiş, ilçeye yeni bir partinin tabelası asılmıştır. İlçe başkanlığı dolup taşmaktadır. Kendisini istikbal arayanlar, yer kapmak isteyenler sabah akşam başköşededir.
     Demokrat Parti’nin kuruluşu ile Kasaba tam tamına ikiye bölünmüştür. Kahvehanelerin akşam sohbetleri senin parti, benim parti diye başlayıp iş kavgaya kadar götürülür.
 Çok geçmeden Moralı, partinin program ve nizamnamesini halka açıklar. İlçe binasına dolduranların fikri alınmadan atama ile Orhan Ocakoğlu, Şükrü Yayıntaş, Çilingir İbrahim Dinçtoygar, Ayakkabıcı Rüştü Fırat, Salih Küçükoğlu Demokrat Parti’nin ilçe örgütlenmesinde rol alırlar.     
     Demokrat Parti’nin Kasaba’da faaliyet geçmesinin ardından Turgutlu’da semt ocakları açılır.  Demokrat Parti üyesi ve semt ocakları kurucularının isimleri şöyledir: Mehmet Gözpınar, Ali Eronat, Bekir Mercan (fırıncı), Ali Günay (emekli bankacı), Ahmet Yıldız (terzi), Sadri Çölova (çiftçi), Selim Moralıgil (rençper), Veli Bolova (berber), Hasan Istık (kantarcı), İbrahim Göden (kavaf), Cemal Hoşgeneveli (simsar), Rüştü Fırat (kunduracı) .
Demokrat Parti, 1946 yılı Milletvekili seçimlerini katılıp katılmamakta tereddüt eder. Ancak seçimi boykot, partinin kapanmasına yol açabilir düşüncesiyle seçimlere girilir. Seçimle beraber Kasaba’nın sokakları yeni seçim afişleri ile tanışır. Demokrat Parti, bu seçimde Celal Bayar yönetiminde 62 Milletvekili çıkarır. Bu başarısızlığa rağmen Celal Bayar’ın eski arkadaşı olan Kasabalı Cüher Hoca‘nın oğlu Hilmi Öztarhan ve İsmail Ertem Turgutlu’dan Manisa Milletvekili olarak Ankara’ya giderler.

Dünden bu güne değişen bir şey yok…







13 Mayıs 2015 Çarşamba

TURGUTLU’NUN İŞGALİ YAKLIŞIRKEN / KASABALI KADINLAR

Amerikalı Kadın Gazeteci Grace Mary Ellison Savaş sonrasında Kasaba’ya ziyaretinde şunları kaleme alır:
 “(…) Savaşlar bu kadınların babalarını, oğullarını, erkek kardeşlerini ayırmıştı. Yine de bu titreyen kadınlardan başka trenler dolusu askerleri, inek vagonlarına doldurulmuş insancıkları yeni cepheye doğru giderken görüyordunuz. Nasıl oluyor da bu kadınlar çocuklarının ağlayışlarını susturuyor ve kendilerini erkeklerine verebiliyordu. Onların ki bir ideal uğruna anavatanlarının bağımsızlığı ve özgürlüğü adına gönüllü bir fedakârlıktı”
Kasaba’nın kadınları; Kurtuluş Savaşı’nın mızrak duruşlu kadınları, erkeklerini ateşleyen, onların örgütlenmesini tetikleyen Turgutlu’nun kadınları. İşgal öncesi Kasabayı ayağa kaldıran Kasabalı kadınlar…
 Kasabalılar İzmir’in işgali olayını İzmir'den gelen sabah treniyle öğrenirler. Kiliselerin vakitsiz çalan çanları önce kadınları telaşlandırır. Aralarında bir görüş birliği olmasa da Kasabalıların bir kısmı tehlikenin büyüklüğünü anlarlar. Tehlikeyi fark eden bir kısım aydınlar teşkilatlanırlar. Kasaba’nın kadınları da boş durmazlar. Onlarda Kasaba Ahaliyi İslâmi’ye Cemiyetini kurarlar. Turgutlulu aydınların İzmir’in işgaline karşı çektikleri birkaç protesto telgrafı pek ses getirmez. Bu defa Kasabalı kadınlar PTT binasına girerler. Saruhan sancağında beklide en sert ve en etkili tepkiyi gösterirler. Onların bu tepkisi gazetelere yansır. Gönderilen telgraf şöyledir:
 "İzmir olduğu gibi mülhakat vilâyet de peyderpey Yunan askeri ta­rafından işgal ediliyor. Dünyada medeniyet ve adaletin henüz kalkmadı­ğını ümit etmek istiyoruz. Pek büyük ekseriyeti teşkil eden milyonla yavrularımızı iki yüz bin Rum'a terk etmek ölümden beter bir hâldir. Kadınlara pek büyük hürmetle muameleleri bilinen Avrupalılara ve bü­tün insaniyet âleminde de biz Türk Müslüman kadınları Hak başımızda olduğu halde haykırıyoruz. Buralarda daima âdil bir Türk hükümeti idaresi görmek isteriz. Medeni­yetinizden, insaniyetinizden beklediğimiz budur. Hak ve hakikate ha­dim olursanız, insaniyet ol vakit sizi ta'zîz eder. Cevap bekliyoruz.”
 Kasaba İslâm Kadınları Cemiyeti.
Her şeye rağmen Kasaba’nın işgali önlenemez. Yangın sonrası Turgutlu’ya uğrayan Yakup Kadri  Kadınların acılarını, sefilliğini görüp onlara şöyle seslenir:

“Hanginiz daha az sefil idi? Hanginiz daha merhamete layıktı? Bilmiyorum, bildiğim bir şey varsa o da, sizin gözleriniz benim gözlerime değdikçe, başımın önüme eğilmesi ve yüzümün kızarmış olmasıdır. (...) Ey, evladının mezar taşından başına yastık yapan ana; ey, geceleri, köpeklerle beraber uluyan aç çocuk; ey, bekâreti iğrenç bir yara halinde kanayan genç kız, Allah cümlenizi bizim düştüğümüz dertten masun eylesin.”

                                          Kasaba kadınları (Nuri Erbaz arşivi)

Kasaba'nın kadınları 1933

İlknur E. Özcanlı'nın arşivinden

Kasaba kadınları 1937

Kasaba kadınları 1940
Kasaba Kadınları (İlknur Özcanlı)

İlknur Özcanlı arşivi 

Kasaba kadınları 1945

Kasaba kadınları 1952



                                        Yalçın Özalp arşivi

11 Mayıs 2015 Pazartesi

İŞGAL ÖNCESİ TURGUTLU - MAYIS 1919

Kasaba’da 1919 yılının Mayıs ayıdır. Havada tatlı çiçek kokuları vardır. sokaklarda pır pır arı kuşları uçmaktadır. Laleler soldu solacaktır. Papatyalar artık son demlerindedir. Yaşlı bir çınarın altında, kır saçlı bir üstad yorgun elleriyle tamburunda gamlı bir sevda şarkısı tutturmuştur. Savrulan rüzgâr birden bu havayı bozar. Rumların çığlıkları, havada ki tayyarenin gürültüsü Kasabalıların keyiflerini kaçırır.
Tarih Mayıs 1919’dur. Turgutlu’nun işgali yakındır. Kasaba’da ticaretten, imalata kadar her şey Rumların, Ermenilerin ve Musevilerin tekeline geçmiştir. Dükkânların, mağazaların, tüccarların tabelaları; uncu Eskevazı Hacı Kıevark, ayakkabıcı Constantina Elia, Buyuca, Yoannis Efendi, mumcu Anton, üzüm ve pamuk tüccarı Kanapetelosid, ekmekçi Toyu Zimmîn, nalbant Dimitri, kunduracı Yordan, yoğurtçu Yanko, derici Artin, demirci Dalıan, abacı Kiro şeklindedir.
Şehirdeki bu tekelleşme, Turgutlu üreticisinin sömürülen bir kitle olmasına, ürününü gerçek değerinden pazarlayamamasına sebep olur. Birinci Dünya Savaşı yenilgisi ile beraber Kasaba ahalisinin ziraat ve ziraata dayalı ekonomisi daha da daralır. Turgutlu ahalisi perişandır.
Bu tarihlerin Kasaba kaymakamı Hamdi Bey, belediye reisi Arif Hikmet (Koca Arif) Bey, Müftüsü Hasan Basri Efendi (Kutlu), savcısı İbrahim Ethem Efendidir. Ne var ki bu tarihlerde 6 kişilik belediye meclis üyelerinin ikisini Rum üyeler birisini de ermeni üyeler oluşturmaktadır. Bunlardan birisi, kırtasiyeci Hristo, diğeri ise eczacı Kosti Emanoilidi’dir.
Yunan işgal kuvveti henüz Turgutlu’ya değil İzmir’e bile gelmemiştir ama Turgutlu’da her yer Yunan bayrakları ile süslenmiştir. Şehirde bir şeylerin olacağı bellidir. Uzun yıllar belediye meclis üyeliği yapan fabrikatör Bodos Efendi’nin öncülüğünde Eczacı Kosti Emanoilidi, Kunduracı Yordan, Bakkal Kosti, Yoğurtçu Yanki, Kantarcı İstila, Kahvehane sahibi Dimitri, Hekim oğlu Aristo, kardeşi Dimitri ve Çavuş Pandelli’ gibi isimler Kasaba’da’ yaşayan yabancı kökenlileri gizliden örgütlemektedirler.
Dr. Niyazi Dinçsoy İşgal öncesini şöyle aktarır:

 “Dedem, Pazar günü büyük bir telaş içinde çarşıdan okula gelerek, Kasaba’nın Yunan güçlerince işgal edilmek üzere olduğunu dostu Kosti adındaki belediye meclis üyesi bir Rum’dan duyduğunu heyecanla söyledi ve hemen gitti. Biz talebeler okulun avlusuna çıktık. Gökte uçak dolaşıyordu. Sokaklardan Rum ve ermeni halkının çığlıkları geliyordu.”