4 Mayıs 2015 Pazartesi

KASABA’NIN MEZARLIKLARI…


 Kasaba’nın neresinde selvi ağaçları görürseniz biliniz ki orası eski bir Kasaba mezarlığıdır. Kasaba’nın neresinde küme halinde ya da sıralı selviler görsem titrer yüreğim bir mezarlığa girmiş gibi olurum. Mezarlıklar tanıdığımız, bildiğimiz ya da duyduğumuz simaların ebedi uyguya yattıkları yerlerdir. Ya bilmediklerimizin mezarları ve mezarlıkları…? Cumhuriyet kurulduğunda ve de ondan öncesinde Kasaba’nın mezarlıkları nerelerdeydi. Şimdi onların üzerine neler yapıldı? Bilenimiz inanın ki yoktur. Oysa ne kadar eski mezara sahipseniz, oranın o kadar eski sahibisinizdir demektir.
Bizler ve de şehrin yaşayanları ölüler bir daha bizi rahatsız etmesinler diye ölümün yazgısında olan o garipliği hissetmemek üzere onları, en kuytuya, en ıssız mekânlara itmişizdir. Bununla da yetinmeyip atalarımızın mezarlarının üzerine evler, binalar yapmışızdır.
Kasabalıların bilinen en eski mezarlığı bu günkü şehitliğin olduğu yerdedir. Bu gün üzerinde binalar vardır. Kasabalıların başka bir eski mezarlığı bu günkü Toki binalarının olduğu yerdedir. Başka bir eski mezarlığımız bu günkü stadyumun olduğu yerdeki mezarlıktır. Şimdilerde üzerinde gezinti yaptığımız Orta Park’ın olduğu yerde eski bir mezarlıktır. Eski Tukaş binasının önünden tren yoluna doğru giderseniz orada da sizi selviler karşılar. Orada da tanımadığımız eski dostlarımız derin uykudadırlar.

 Ey, Turgutlu’nun toprağını ekip biçenler ve de onun toprağına gömülenler, bir kazmanın ucuyla ya da bir dozerin kepçesiyle bağrını delip mezarlarını talan ettiğimiz ve üzerinize binalar kondurduğumuz Kasabanın sessizleri ne olur bizi bağışlayın desem…