Kasaba’nın neresinde
selvi ağaçları görürseniz biliniz ki orası eski bir Kasaba mezarlığıdır.
Kasaba’nın neresinde küme halinde ya da sıralı selviler görsem titrer yüreğim
bir mezarlığa girmiş gibi olurum. Mezarlıklar tanıdığımız, bildiğimiz ya da
duyduğumuz simaların ebedi uyguya yattıkları yerlerdir. Ya bilmediklerimizin
mezarları ve mezarlıkları…? Cumhuriyet kurulduğunda ve de ondan öncesinde
Kasaba’nın mezarlıkları nerelerdeydi. Şimdi onların üzerine neler yapıldı?
Bilenimiz inanın ki yoktur. Oysa ne
kadar eski mezara sahipseniz, oranın o kadar eski sahibisinizdir demektir.
Bizler ve de şehrin yaşayanları ölüler bir daha bizi
rahatsız etmesinler diye ölümün yazgısında olan o garipliği hissetmemek üzere
onları, en kuytuya, en ıssız mekânlara itmişizdir. Bununla da yetinmeyip atalarımızın
mezarlarının üzerine evler, binalar yapmışızdır.
Kasabalıların bilinen en eski mezarlığı bu günkü şehitliğin
olduğu yerdedir. Bu gün üzerinde binalar vardır. Kasabalıların başka bir eski
mezarlığı bu günkü Toki binalarının olduğu yerdedir. Başka bir eski
mezarlığımız bu günkü stadyumun olduğu yerdeki mezarlıktır. Şimdilerde üzerinde
gezinti yaptığımız Orta Park’ın olduğu yerde eski bir mezarlıktır. Eski Tukaş
binasının önünden tren yoluna doğru giderseniz orada da sizi selviler karşılar.
Orada da tanımadığımız eski dostlarımız derin uykudadırlar.
Ey, Turgutlu’nun toprağını ekip biçenler ve de
onun toprağına gömülenler, bir kazmanın ucuyla ya da bir dozerin kepçesiyle
bağrını delip mezarlarını talan ettiğimiz ve üzerinize binalar kondurduğumuz
Kasabanın sessizleri ne olur bizi bağışlayın desem…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder