Uzaktan sevilirmiş memleket. En güzel şiirlerini memleket
üstüne söylemedi mi ki Şair Nazım Hikmet.
Kasaba; zeytininden yağ, ovasından bal akan,
havası, suyu, ayvası, narı hele üzümü? Mutluluğun bir resmini yapın deseler,
içine eski Kasaba’yı koyun derim. Sonra kenarlarına Bostanlı Tımarı’nın
üzümünü, Kısmalının şeftalisini, Alacalı’nın karpuzunu ekleyin derim. Derim ki,
tabloya, Ulupınar Tımarı’nın çınarını da koyun, gölgesinde çeşmesi olsun,
ahırında topraktan bir tas ve de birkaç lakırdı edilecek çardaktan bir
kahvehane koyun… Tamam mı derlerse resim? Bir de tren ekleyin derim tren. Vuuu,
vuuu diye ses çıkarsın, dumanı da Kargılı Yola doğru yayılsın. Rüzgârında
salınsın bamyalar, börülceler. Birinci durakta birkaç kasabalı trenden insin,
ikinci durakta hafiften dursun. Resim
bitti derlerse; not düşün altına not derim. Bir süslü kuşun peşinden koşan
elleri sapanlı Kasabalı çocukların isimlerini de yazın derim.
Kasaba,
Çocukluk yıllarımızın Kasabası! O yıllar geçip gitti. Şimdi erik ağaçları gelin
gibidir. Badem ağaçları yalancı bahara aldanıp kuytulara çekilmiştir. Söğüt
dalları göz kırpmaktadır bir güneşe bir yağmura. Çınarlar salıncaklara
hazırlanmaktadır. Bahar geldi gelecek… Kuzu göbekleri çalıların ardında
esnemektedir. Serçeler daldan dala kanat çırpmaktadır, gumbur kuşları ta uzaklarda
şarkılar söylemektedir.
Kasabaya varınca, hemen kendine döner dilim, kendim olurum
ve hemen “hadi gari bi ovaya gidelim” derim.
Konak önü.
Tren istasyonu
Gediz Ovası'nda bir çiftlik.
Ova yolu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder