Kasaba’da 1919 yılının Mayıs ayıdır. Havada tatlı çiçek kokuları vardır. sokaklarda
pır pır arı kuşları uçmaktadır. Laleler soldu solacaktır. Papatyalar artık son demlerindedir.
Yaşlı bir çınarın altında, kır saçlı bir üstad yorgun elleriyle tamburunda
gamlı bir sevda şarkısı tutturmuştur. Savrulan rüzgâr birden bu havayı bozar.
Rumların çığlıkları, havada ki tayyarenin gürültüsü Kasabalıların keyiflerini
kaçırır.
Tarih Mayıs 1919’dur. Turgutlu’nun
işgali yakındır. Kasaba’da ticaretten, imalata kadar her şey Rumların,
Ermenilerin ve Musevilerin tekeline geçmiştir. Dükkânların, mağazaların, tüccarların
tabelaları; uncu Eskevazı Hacı Kıevark, ayakkabıcı Constantina Elia, Buyuca,
Yoannis Efendi, mumcu Anton, üzüm ve pamuk tüccarı Kanapetelosid, ekmekçi Toyu
Zimmîn, nalbant Dimitri, kunduracı Yordan, yoğurtçu Yanko, derici Artin,
demirci Dalıan, abacı Kiro şeklindedir.
Şehirdeki bu tekelleşme, Turgutlu
üreticisinin sömürülen bir kitle olmasına, ürününü gerçek değerinden
pazarlayamamasına sebep olur. Birinci Dünya Savaşı yenilgisi ile beraber Kasaba
ahalisinin ziraat ve ziraata dayalı ekonomisi daha da daralır. Turgutlu ahalisi
perişandır.
Bu tarihlerin Kasaba kaymakamı Hamdi
Bey, belediye reisi Arif Hikmet (Koca Arif) Bey, Müftüsü Hasan Basri Efendi
(Kutlu), savcısı İbrahim Ethem Efendidir. Ne var ki bu tarihlerde 6 kişilik belediye
meclis üyelerinin ikisini Rum üyeler birisini de ermeni üyeler oluşturmaktadır.
Bunlardan birisi, kırtasiyeci Hristo, diğeri ise eczacı Kosti Emanoilidi’dir.
Yunan işgal kuvveti
henüz Turgutlu’ya değil İzmir’e bile gelmemiştir ama Turgutlu’da her yer Yunan
bayrakları ile süslenmiştir. Şehirde bir şeylerin olacağı bellidir. Uzun yıllar
belediye meclis üyeliği yapan fabrikatör Bodos
Efendi’nin öncülüğünde Eczacı Kosti Emanoilidi, Kunduracı
Yordan, Bakkal Kosti, Yoğurtçu Yanki, Kantarcı İstila, Kahvehane sahibi
Dimitri, Hekim oğlu Aristo, kardeşi Dimitri ve Çavuş Pandelli’ gibi isimler Kasaba’da’
yaşayan yabancı kökenlileri gizliden örgütlemektedirler.
Dr. Niyazi Dinçsoy
İşgal öncesini şöyle aktarır:
“Dedem, Pazar günü büyük bir telaş içinde
çarşıdan okula gelerek, Kasaba’nın Yunan güçlerince işgal edilmek üzere
olduğunu dostu Kosti adındaki belediye meclis üyesi bir Rum’dan duyduğunu heyecanla
söyledi ve hemen gitti. Biz talebeler okulun avlusuna çıktık. Gökte uçak
dolaşıyordu. Sokaklardan Rum ve ermeni halkının çığlıkları geliyordu.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder