Ah bu türkülerin gözü kör olsun.
Kasabalı birisi alıp sazı eline yanık
sesiyle “Eviç” makamında bir Kasaba türküsü tutturursa, sonra davula eline alıp
başka makamlardan başka Kasaba türkülerini söylerse, yanarsa yüreğiniz, buna ne
denir?
Ah bu Kasaba türkülerinin gözü kör olsun
denir.
Kaçınız Kasaba türkülerini bilir? Ya da
hangimiz Kasaba türkülerini mırıldar? Oysa o türküler ki hikâyeleriyle insanın
yüreğini sızlatan namelerdir.
Sorarsanız kim bu yanık sesiyle Kasaba
türkülerini söyleyen? Deriz ki İbrahim Şan.
Dedik ki İbro’nun türküsü var mı? Hani şu
her birimizin ayrı telden anlattığı meşhur ibro’nun türküsü. “Ah” dedi “ah…” ”
İbrahim Amcam bizim komşumuzdu. Bizim mandıramız vardı Payton Pazarı’nda. Onun
evi ise karşı köşedeydi. Mandıra da, onunla ilgili türküyü okuyunca çağırdı
beni yanına. “Bir daha oku” dedi. Okudum. “Bir daha oku” dedi Yine okudum.
Birden hüzünlendi. Belli ki acılıydı. Oysa ben o türkünün hikâyesini
biliyordum. Muhittin isimli bir genç meşhur olma adına onu vurmuş sonra da ceza
evine girmişti. Cebinden kâğıt bir para çıkardı, çaktırmadan cebime koydu. Bana döndü; “Evlat, yinede sen bu türküyü bir
daha okuma” dedi. Belli ki karşı taraf kırılsın istemiyordu. Ama ben, her
mandıraya gidişimde o türküyü yine de hep okudum.
Kasaba türkülerinin erbabı, ustası kalktı, orada
bulunan bir mehter davulunu boynuna geçirip önce bir uzun hava turdu. Sonra,
davulun tokmağı ile İbro’nun türküsünü dillendirdi.
Bre’de koca bağın selvisi
Deydi düşman mermisi
Yanımdaki Vallah yârin sevgisi
Hey Muhittin Muhittin
İbro gibi bir yiğide
Gençliğin feda ettin.
Kır
Mahalleye ay doğdu
Ben sandım sabah oldu
Muhittin”e sorarsan
Çifte ile vuruldu.
Bu Kasaba türkülerinin ve hikâyelerinin gözü
kör olsun…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder